ULAŞTIRMA SEKTÖRÜNÜ ZOR GÜNLER BEKLİYOR

19.06.2010 17:36

 

ULAŞTIRMA Bakanlığı bünyesinde her bürokrat, yük taşımacılığı ile ilgili, medyaya çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. Yük taşımacılığında karayolu payının yüzde 90 olduğunu belirten “yetkililer”, bakanlık olarak sektörü yüzde 30 küçültmek istediklerini söylüyor.

Bu kadarı yetmiyor; hava, demir ve deniz yolu payının arttırılacağını da ifade ediyorlar.

Bu tür açıklamalar, karayolu yük taşımacıları cephesinde “talihsizlik” olarak nitelendiriliyor.

Acaba bakanlık, karayolu yolcu taşımacılığı için de mi böyle bir küçülmeyi hedefliyor?

Açıkça ikrar edilmese de, böyle bir yaklaşım ve niyet sergileniyor. 2002’de işbaşına gelen hükûmet, 8 yıl zarfında ulaşım konusunda niyetini net bir şekilde ortaya koydu. Hava, deniz ve demiryolu ulaşımını geliştirmeyi hedefleyen hükûmet, bu süre zarfında kara taşımacılığını cezalandırmış, kaynaklarını diğer taşıma modlarına cömertçe harcamıştır. Özellikle özel hava taşımacılığına sunulan sonsuz imkânlar, bu alana yönelik câzibeyi artırdı ve sektörde son derece sağlıksız bir büyümeye neden oldu. Öyle ki, çok kısa sürede onlarca özel havayolu şirketi kuruldu ve yolcu taşımacılığına girişti. Bu büyümenin ne kadar sağlıklı olduğu, hizmetin ne kadar çağdaş olduğu ve kullanılan uçakların standartlara ne kadar uyduğu tartışma götürür. Nitekim, internette bu uçaklarla ilgili çok ciddi şikâyetlere rastlamak mümkün.

Tüm bunlar işin teknik boyutu... İyice irdelenmesi lâzım; çünkü çok hassas bir taşıma türü...

En küçük hatanın bedeli, felâket olur. Ben işin diğer boyutuna dikkat çekmek istiyorum:

Dedim ya; onlarca şirket kuruldu diye... Asıl sorun burada ortaya çıktı. İlk zamanlarda uçaklar tam dolu ve iyi fiyatla hizmete başladıkları için para kazanıyordu. Şirket sayısı arttıkça, uçak başına yolcu sayısı azaldı ve bunun sonucu olarak da fiyat rekâbeti başgösterdi. Şu anda şirketler, uçaklarını doldurmak için akıl almaz bir rekâbet içerisinde. Fiyatlar yer yer otobüslerden bile daha ucuz.

Bu rekâbet, özel havayolu sektöründe dengeleri alt üst etmekle kalmadı, bunun etkisi bizlere de sıçradı. Otobüs sektöründe de, kıyasıya rekâbet yaşanıyor. Ayakta kalmak adına yapılan bu rekâbet, aslında herkesin kaybetmesinden başka bir şey değil.

Gelelim hükûmetin ve bakanlığın yaklaşımına. Evet; siz bir hükûmetsiniz. Öncelikleriniz ve hedefleriniz olabilir. Örneğin, “havayolu ve deniz taşımacılığının payı küçük” deyip, onu büyütmek isteyebilirsiniz. Bunu uygarlaşmanın bir kesiti olarak da görebilirsiniz... Ancak; siz bir hükûmetsiniz. Herkese eşit mesafede durma gibi bir zorunluluğunuz var. Birini güçlendirmek adına, diğerini zayıflatamazsınız. Göreviniz, her kesimi güçlendirmek. Bunun aksini yaparsanız, dengeleri elinizden kaçırabilirsiniz. Hele hele; kaynaklarınızı “taraf” gibi bir kesime harcayıp, diğer kesimleri zayıflatmaya kalkarsanız, adâletin terazisini bozmuş olursunuz. Ben de, hava taşımacılığının belli bir boyutta gelişmesinden tarafım. Ancak bunun nasıl olacağı çok önemli.

Hava taşımacılığı bütün dünyada pahalı.

Çünkü uçak pahalı, yakıt pahalı, yer hizmetleri pahalı, bakım pahalı ve sunulan hizmet pahalı...Tüm bunları sağlıklı şekilde yerine getirdiğinizde bu hizmeti de daha pahalıya alırsınız. Hava taşımacılığı payının yüksek olduğu ülkelere bakın; bu ülke insanlarının refah düzeyi ve gelir seviyesi de hayli yüksek. Daha büyük para ödeyip, daha hızlı ve kaliteli yolculuk hizmeti satın alabiliyorlar. O halde, gerçekten payı ve kalitesi yüksek bir hava taşımacılığını hedefliyorsanız, öncelikle bu ülke insanının satın alma gücünü yükseltin.

Diğer taraftan da Avrupa seviyesinde bir hava taşımacılığı sektörünün oluşması için çaba gösterin. İnsanlar gelirleri arttıkça daha büyük kaliteyi satın almak isteyecek, havacılık da böylelikle yavaş ve sağlıklı bir şekilde büyüyecektir. Aksi halde, sağlıksız ve tehlikeli büyüyen bir havacılık sektörü ile karşı karşıya kalırsınız. Biz, hep uyaracağız!


Ücretsiz web sitesi oluşturun! Webnode