Ülkücüler Ülkücü Hareket
04.03.2009 13:37
ÜLKÜCÜLER, ÜLKÜCÜ HAREKET |
Türk miletinin yeniden silkiniş ve dirilişini temsil eden Ülkücü Hareket, Türk milletinin binlerce yıllık mazisinden süzülerek bugüne kadar gelen değer hükümlerine sahip çıkan ve bunlardan hız alan bir yapıdadır. Türk milletini ilim ve teknikte, kültür ve sanatta, ahlak ve medeniyette en ileriye en yükseğe götürmek gayesi ile yola çıkan Ülkücüler, son asırda Türklüğü içinde bulunduğu kötü ve çaresiz durumdan kurtarmak için yaptıkları çalışmalarla en büyük ümit ışığı olduklarını ispat etmişlerdir. Uzun ve şerefli bir tarihi olan Türk milletiyle yaşıt Türk milliyetçiliği fikri her devir ve dönemde Türklüğün birlik ve beraberlik içerisinde zaferler ve başarılar yaratmasını sağlayan en önemli unsur olmuştur. Yarınları inşa etmek Türklüğün mukadderatına hakim olmak iddiasındaki her Ülkücünün Ülkücü Hareketin geçmişini layıkıyla bilmesi, içinde bulunduğu siyasi akımın bugünlere taşıyıcılarını hakkıyla tanıması onların yaşanmış tecrübelerinden gerektiği gibi yararlanması şarttır. Hafızası olmayan her hareket başarısızlığa mahkumdur.Ülkücü Hareketin tarihinde çok önemli bir yere sahip olan ÜLKÜ OCAKLARI, Alpaslan Türkeş tarafından kurdurulup özel bir itina ile her dönemde himaye edilmişÜLKÜCÜ HAREKET'in tek siyaset okuludur. Bu okul, kurulduğu ilk günden itibaren nice yüksek şahsiyeti, nice koç yiğidi, nice alimi yetiştirmiş ve MHPkadrolarına yollamıştır. Bu mana, ÜLKÜ OCAKLI olmak Ülkücü Hareket içerisinde ayrıcalık, MHP içerisinde ise üstün bir şereftir. Bu çalışmamızda, kuruluşunun 29. yıldönümünde ÜLKÜ OCAKLARI'nın tarihine ışık tutacak enteresan bir belgeyi sizlere sunmanın kıvancını taşıyoruz. Umarız, hala bir kısmı yaşayan bu arkadaşlarımız, eksik ve hatalarımız noktasında bizi uyarırlar. Bilvesile, ismen zikrettiğimiz ÜLKÜ BEĞLERİ'nden ahirete intikal edenlere yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret dilerken Ülkücülere de bu beğleri unutmamalarını salık veririz.yazılarİnsanlar hayatı izah etmeye çalıştılar. Hataları birbirini kovaladı. Hataları hayatı tek bir sistemle izaha kalkmalarıydı. ŞU ŞUDUR-BU BUDUR BİR KONU ANCAK ŞU FİKİR KALIPLARIYLA İZAH EDİLMELİDİR. Varoluş ve yaşayış konusunda düzenlenmiş fikir beyan eden filozoflar, toplumbilimciler ve iktisatçılar bir çoklarının peygamberleri olmuştur. Fikirleri ülkü edinilmiştir. Tamam artık başka şeye gerek yok, en doğru görüş şu iktisat öğretisinden mevcut, şu fikir adamının felsefesi her şeye bedel...Halbuki bazı filozofların hayatı su ile izahına karşılık, bazısı ateşle, bazısı hava, su, güneş ve elektrikle izaha kalkmıştır. Bir fikir adamı hayatı "iyimserlik'' görüşü ile izah ederken onun "hayatta her şey iyidir, her şey en iyi şekilde düşünülmüştür." görüşü bir başka düşünür tarafından binlerce kötü olay örneği sıralanarak çürütülmüştür. Demek ki, İLİM ÇOK BOYUTLUDUR. Her hangi bir konuya izahat getirirken ŞU ŞUDUR BUNDAN BAŞKA GERÇEK YOKTUR görüşü abestir. Her zaman bir şey hakkında değişik bilgilere ulaşılabileceği unutulmamalıdır. Hani Atom parçalanamazdı? Bunun gibi bunalımlar içerisinde eriyen insanlığa altın tepsiler içinde kapitalizm, sosyalizm, komünizm ve faşizm gibi kurtlu düşünceler sunup "SİZİ O DEĞİL DE BU KURTARIR" diye saçmalayanlar, adem oğullarına yeni bir tuzak kurmaktadırlar. Ne diyelim, belki de alemi su ile izah eden filozof gibi, gittikleri yolu doğru sanıyorlardır. Ancak komünizme gotüren sosyalizm kurtarırmış. Hani daha önce toplumlar din toplumundan ayrılıp kapitalizme sarılıyordu. Değil miymiş? Şimdi de öbürü. Halbuki ne o, ne bu, ne de öbürü değil... İnsanlar daima alemin bir yaratıcısı olduğu fikrindeydiler, ama bazan bunu unuttular, onun tesadüfen, havadan, sudan veya ateşte olduğu fikrine tabi oldular. Sonra mutlaka bir yaratan olduğu fikrine geri döndüler. Önce Hak'ka göre ilişkiler kurdular sonra derebeylik, imparatorluk, kapitalizm, sosyalizm diye insanların rahatça sömürülmesine yarayan kokmuş düzenlere sarıldılar.Sonra, yine Hak'ka dönecekler. Yani, en doğrunun "Milliyetçi" görüşte -Ülkücü görüşte- olduğunu kabullenecekler. İşte kitabımızın kahramanları, Türkiye'nin ideolojik sömürülerin tazyiki altında ezildiği bir dönemde, istikbal tehlikesinin daha da büyümesini önlemek için, altmışlı yılların ilk yarısında başlayan Ülkücülük hareketinin mücahitleridir. Onlar için bu kavram doğrudan doğruya Türklüğü-İslamı kasteder. Yalnız İslam, bazılarının zannettiği gibi insanı deriye saran bir mezhep değil, aksine en yüce prensiplere sahip, adaleti temsil eden, insani olan her türlü gelişmeye açık bir dindir. Hegemonyacı ülkelerin ajanlarınca kurulmamış, özü Hak Kitap'ta olan; dünyadaki her cemaat, her mezhep İslam Ümmeti denen bütünü meydana getiren bir parçadır. Elbetteki her bütün bir takım parçalardan oluşur.Dünyadaki bütün müslüman da tek bir kitledir, ama onu ayrı ayrı müslüman milletler meydana getirmiştir. Bu kütleyi meydana getiren her insan ve topluluk da kardeştir.Türk Milleti tarih boyunca bu dine ve bu dine inanmış bir çok millete büyük hizmetler vermiştir. Türkle İslam birbiri ile bütünleşmiş et tırnak misali olmuştur. Birbirinden ayrı düşünülmesi imkansız kıymetler olmuştur. Türk insanları bunun şuuruna erdirilmeli idi. Türküm ve Müslümanım demek ayıplanılacak, horlanacak bir husus olamazdı. Aksine herkes Türk olmakla övünmeli, Türklüğünü unutmamalı, Allah(C.C.) ın rızası için çalışmalıydı. Türkiyenin kurtuluşu için yabancıların sunduğu reçetelere ihtiyaç yoktu. Kurtuluş reçetesi olarak gösterilmek istenen yabancı ideolojiler Türkiyeye ölüm fermanı olmaktan başka bir şey değildi. Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik bütün dertlerini çözecek Milli bir görüş milli bir sistem vardır.Bu görüş sahibi insanları, kadroları devletin yönetiminde söz sahibi yapmak Türk gençliğini ve bütün Türk Milletini teşkilatsızlıktan kurtarmak, fikirsiz ve ülküsüz vaziyetten kurtarmak milli hedeflere kanalize etmek, her türlü köleliğe, sömürüye, adaletsizliğe, Ahlaksızlığa geri kalmışlığa Türk Milletinin başkaldırış hareketini yürütmek işte; ülkü yolcularının omuzlarına yükledikleri kutsal, büyük ve zor bir görevdi. Çok çetin, çok zor, çok çileli bir yolculuk işte bu duygular bu düşüncelerle başlamıştı. |